KAYAKÖY
Hisarönü Köyü’nü geçip çamlar arasından 5 km. daha ilerlerseniz bir “hayal-köy” göreceksiniz. Buranın adı Kayaköy. Yamaca doğru biri diğerinin önünü kapatmayacak şekilde saygıyla dizilmiş 3500’e yakın evden oluşan bu köy eski bir Rum yerleşimiydi. Anadolu Rumları iyi tarımcı olduklarından ekilir dikilir araziye ev kurmazlardı. Evler çevredeki kayalık, taşlık alanlara kurulurdu. Kayaköy de bu anlayışa uygun kurulmuş. Köyde 1922’ye kadar 25 bin kişi yaşıyordu. İstiklal Savaşı’ndan sonra “Mübadele”de köyün sakinleri Yunanistan’a göçtüler. Köyde 13. yy’dan beri hıristiyan toplumun yaşadığı biliniyor. Buraya da Batı Trakya’dan göçenler yerleştirildi. Kayaköy’ün önündeki düzlüğe evler kurdular.
Şimdi düzlükte 2000 kişilik bir yerleşik nüfus var, eski evler de kapısız, penceresiz bir yalnızlık içinde bekliyor. Evler bütünüyle koruma altına alındı. Eski adı Levissi olan köyde iki kilise, 14 şapel ( küçük kilise ) vardı.. Taksiyarhis ve Katopanayi kiliseleri çok harap durumda. İkincisinin ahşap kapısı Fethiye Müzesi’nde. Panagia Pirgiotis Kilisesi (Aşağı kilise) ise iyi durumda. Freskleri ile ilgi çekici bu kilise, ziyaret etmeye değer.
1990’da Rodos’lu papaz ile Fethiye’li imam Ali Meryem Ana Kilisesi’nde barış ve dostluk için dua etmişlerdi. Mübadele’den önce kız ve erkek ilkokulları, doktor ve eczaneleri, çok sayıda dükkanı ile çok canlı bir yerleşimmiş. Gazete bile yayınlanırmış.
Mübadele ile gelen müslüman mübadiller burayı pek sevememişler, çoğu başka yerlere göçmüş. Buradan Yunanistan’a gidenler de Atina yakınlarında bir yabanıl yere iskan edilmişler. Burayı mamur edip adına Nea Makri demişler. Yani “Yeni Fethiye”yi kurmuşlar.
Taş döşemeli yolu izleyip tepedeki şapele ulaşınca Soğuksu Koyu’nu panoramik olarak görüyorsunuz. Hava çok sıcak da olsa burası her zaman serin bir esintiyle ferahlık veriyor. Köylü kadınlar evlerinin önünde hamur tahtasının başında gözleme açıyorlar. Gözlemeler esmer undan, ıspanak, peynir, maydanoz ve çevreden topladıkları çeşitli otlarla yapılıyor, lezzetli ve doyurucu. Çay ve ayran da var.
ÖLÜDENİZ
Fethiye’den Ölüdeniz’e çamlar arasından giden yol 14 km. Yokuşlu inişli yolun sonunda birden müthiş bir mavi çıkıverir karşınıza. Burası Belcekız Koyu’dur. Koyun içinden uzanan kumsalı yürüdüğünüzde ise eşsiz Ölüdeniz’i görürsünüz. Ölüdeniz büyülü gibidir, kıpırtısız durur öylece. Dibinde tek bir yosun bile yoktur, beyaz bir kumla örtülüdür. Suyun ve dibinde kumun kırdığı ışık turkuaz bir renk verir. Ölüdeniz’e Çamların gölgesi düşer ve bu etkileyici turkuazı zenginleştirir. Belcekız adı da bir efsaneye dayanıyor. Eski çağlarda buralardan geçen gemiler açıkta demirler ve içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç, yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında güzel mi güzel Belcekız’ı görür. Görür görmez de vurulur.
Kızın yüreğine de ateş düşer. Ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundadır. Gemi uzaklaşıp gider. Belcekız hep kıyıyı, sevgilisini kollar. Delikanlı da geminin buralardan her geçişinde su almaya gelir. Böylece görüşür, sevişirler.
Bir gün gemi buralardan geçerken fırtına patlar. Genç, babasına burada korunaklı, havuz gibi bir koy olduğunu söyler. İhtiyar kurt ise oğlunun gönül macerasını bilmektedir. Oğlunun sevgilisini görmek uğruna gemiyi parçalamayı göze aldığını sanır.
Dalgalarla birlikte kavga da büyür baba oğul arasında. Gemi tam kayalıklara çarpacakken kaptan bir kürek darbesiyle oğlunu denize atar ve dümene yapışır ki durumu görür. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya girmektedir. Oğlan orada ölür. Kayaların üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kendini kayalardan atıp ölür. İşte o gün bu gündür kızın öldüğü yere Belcekız, oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir. Günün ilerleyişine göre rengi değişip duran deniz belki de bir oğlana bir kıza yanmaktadır.
Ölüdeniz’de 950 hektarlık alan Kıdrak Tabiat Parkı ilan edildi ve koruma altına alındı. Ölüdeniz Lagünü ve Kıdrak Plajını kapsayan bu alan aynı zamanda SIT bölgesi ve özel çevre koruma alanı içinde kalıyor.
Alanın içindeki Kumburnu Günübirlik Dinlenme Tesisleri Muğla Valiliğine bağlı MELSA Ltd. Şti. eliyle işletiliyor.Bir büyük iki küçük kafeterya hizmet veriliyor. Fast food türü yiyecek ve içecek satışı yanında Şark köşesinde saçta gözleme yapılıyor. Piknik yapmak isteyenler için düzenlenmiş bir piknik alanı da var.
Ama mangal yakmak Mayıs – Ekim ayları arasında yasak. Şezlong ve şemsiye kiralamak mümkün. Otopark duş-WC hizmetleri ücretsiz.Otopark güvenlik kameraları ve görevliler ile denetim altına alınmış.
Plajda su sporları (kano, parasailing, su kayağı, banana) işletmesi de var. Meraklıları için not edelim.MELSA’ya ait bir de el sanatları satış yeri de var. Muğla yöresinin el işi ürünleri satılıyor.
Bu olağan üstü doğa parçasının temizliği ve korunması için titizleniliyor. Kurulan laboratuar ile Belcekız Plajının tamamında günlük olarak deniz suyuna ilişkin ölçümler yapılıyor.
Ulaşım:
Beldeye kara, deniz, ve havayolu ile ulaşmak mümkündür. İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerden Fethiye ilçesine düzenli otobüs seferleri yapılmaktadır. Hava yolunu tercih ederseniz en yakın havalimanı 55 km uzaklıktaki Dalaman Havalimanıdır. Fethiye Ölüdeniz arası 14 km olup Fethiye’den beldeye düzenli ulaşım imkanları bulunmaktadır.